SUHTE kelimesinin Osmanlıca anlamı nedir?
SUHTE: f. Yanmış, tutuşmuş. Yanık. * (C.: Suhtegân) Softa. Medrese talebesi.
SUHTE ile alakalı bazı sözcükler ve Osmanlıca anlamı
SUHTE: f. Yanmış, tutuşmuş. Yanık. * (C.: Suhtegân) Softa. Medrese talebesi. Devamını Oku
MOLLA: Eskiden büyük âlimlere verilen isim. * Büyük kadı. * Efendi, hoca, Medrese talebesi. Devamını Oku
MÜTESE’İR: Çok yanmış ve tutuşmuş ateş. Devamını Oku
EFRUHTE: f. Şu’lelenmiş, parlamış, ziyalanmış, nurlanmış, ışıklanmış, aydınlanmış. * Yanmış, tutuşmuş. Devamını Oku
İMARET KEMERİ: Eskiden medresenin en güçlü, kuvvetli, kıdemli ve sözü dinlenen talebesi hakkında kullanılır bir tabirdi. Ayrıca bu tabir, medrese talebelerinden iaşe işlerine bakmak üzere bir sene müddetle seçilenler hakkında da kullanılırdı. Bunlar, bellerine kemer taktıkları için bu isim verilmişti. Devamını Oku
DÂLL-İ Bİ-L İKTİZA: (Dâllibiliktiza) İktizası ile delâlet eden. * Ist: Şer’an muhtacun ileyh olan bir lâzime delâlet eden lâfızdır. Başka bir tâbir ile; vaz’olunduğu mânadan mukaddem isbatına şer’an lüzum ve ihtiyaç mevcud olan bir medlule delâlet eden ibaredir. Meselâ: Bir kimse bir şahsa hitaben: “Evini şu kadar liraya benim nâmıma medrese yap” deyip o şahıs Devamını Oku
MÜTEVAKKID: Tutuşan, tutuşup yanan. Devamını Oku
GIRAJOVA ATEŞİ: Tar: Eskiden kale müdafaalarında hücum edenlere karşı ve deniz savaşlarında düşman gemilerini tutuşturmak için kullanılan ve su ile sönmeyen bir cins ateş. Balmumu, kükürt, ispirto, kâfuru karmasından ibarettir. Bu ya doğrudan doğruya tutuşturulur veya buna batırılmış yuvarlak yün parçaları ateşlenerek atılırdı. Devamını Oku
VELED-İ MANEVÎ: Evlâdlığa kabul edilen, âhiret evlâdı. Bir hocanın talebesi. Mürid. Devamını Oku
EFLATUN: Plâton. (M.Ö. 429 – 347) Aristo’nun üstadı, Sokrat’ın talebesi, eski Yunan filozofudur. Devamını Oku
DÂR-ÜL ULÛM: İlimler yurdu. Medrese. Ders görülen yer. Devamını Oku
SEBAK-GÂH: f. Ders öğrenilen yer. Mekteb, medrese. Devamını Oku
HAMİT (HÂMİT): Yanmış ve pörsümüş süt. Devamını Oku
HAMİT (HÂMİT): Yanmış ve pörsümüş süt. Devamını Oku
ŞEÎLE: (C.: Şâil-Şeâyil) Ucu yanmış fitil. Devamını Oku